Akşamdan farklı yatma saatlerinden dolayı bugün ki dönüş hakkında bir
plan yapamadık. Takım olarak öğleye doğru ayılıyoruz ve kahvaltının
ardından dönüş yolu hakkında konuşmaya başladığımızda Perver Teyze'nin
ısrarıyla Muhammed ile ben biraz daha Güzelçamlı'da kalıp turu uzatmaya
karar veriyoruz. Gökhan'ın geri dönmesi gerektiği için onuda bugün ki
tur dönüşü Söke'ye bırakmaya karar veriyoruz. Rota olarakta Meryem Ana
ve Bafa Gölü arasında kalıyoruz ve tırmanış etabını bir sonraki güne
erteleyip Bafa Gölüne pedallamaya karar veriyoruz.
![]() |
Güzelçamlı-Didim/Altınkum rota ve yükselti grafiği(https://www.strava.com/activities/306526218/analysis) |
TOPLAM YAPILAN KM ; 143.5 km
SÜRÜŞ ZAMANI ; 5h 51m
ORTALAMA HIZ ; 24.5 Km/h
MAXİMUM HIZ ; 56.2 km/h
YÜKSEKLİK FARKI ; 224m-0m
Bugün yola çıkmak için biraz geç kalsakta vakit kaybetmeden kahvaltıdan sonra hazırlanıp yola koyuluyoruz. Yola çıkarken Muhammed Söke'den sonra epeyce bir rüzgar alacağımız konusunda bizi uyarıyor. Bu gün de dün çıktığımız şu meşhur Ağaçlı rampasından aşağıya sallanıyoruz ama inanın inişine bile eziyet demek pek abartılı sayılmaz eğer altınızda bir yol bisikleti varsa ve rampa aşağıya delik deşik asfalt zemininde ilerliyorsanız... Kısa bir süre sonra Söke'ye ulaşıyoruz. Yolun bu kısmına kadar herşey yolunda görünüyordu birden karşımıza her tip bisikletçiyi cezbedebilecek bir güzellikte uzunca bir düz yol çıkıyor, zeminde mükemmel ötesi, ucu bucağıda görünmüyor... Söke'den uzaklaşıp Yenidoğan'da başlayan bu uzun ince yola girerken hemen solumda kalan devasa rüzgar türbinleri dikkatimi çekiyor. Kafamda hemen felaket çanları çalıyorrrr... Bu makineler buraya kurulduysa; düzenli bir rüzgar yönü, belirli bir rüzgar gücü (ki rüzgar türbini kurulduysa epeyce kuvvetli bir güç diye biliriz buna ), ve bu rüzgarın sağlam bir de esme frekansı olduğu anlamına geliyor.
![]() |
Sanırsın Konya Ovası :) |
Mühendisliğin enerji alanını da kapsadığını düşünürsek yazıma başlamadan önce şu çok kanatlı makinelerle ilgili internetten birkaç siteye bir göz attım ve ABK Enerji Elektrik Üretim A.Ş tarafından kurulan rüzgar enerjisi projesinde elektirik üretim aşamasına gelindiğini öğrendim. Söke'de meşhur 'Boğa deviren' rüzgar enerji potansiyeli kurulan 15 rüzgar türbini ile elektik enerjisine dönüştürülüyormuş.Söke-Çatalbük(RES) projesi ile ortalama yıllık elektirik miktarının yaklaşık 100Gwh olacağı öngürülmiş.Dahasını merak edenler için şuraya bir link bırakıyorum ; http://www.abkenerji.com.tr/default.aspx .
Yolun bu kısmı (Didim-Milas yolu) tamda tahmin edilen ve önceden tembihlenen şekilde ilerliyor. Ne kadarda tren yapıp ters rüzgarı kesip, birbirimiz çekmeyi denesekte kesintisiz bir yan rüzgar alıyoruz ve bu güzelim yolda böyle bir rüzgar gerçekten hiç hoş olmuyor yol ise olabildiğine düz ne bir kıvrım ne bir viraj var. Su için mola verdiğimiz benzin istasyonunun kapalı marketinden de suluklarımız boş ayrılmak üzereyken yol kenarında gözüme bir levha ilişiyor ; 'DİDİM 30'.-Bafa Gölü'ne ise 20km kaldığını öğrenince neden Didim'e gitmiyoruz diye bir cümle çıkıveriyor ağzımdan- Gökan'da bu fikrimi gayet ciddi bir şekilde olumlu yanıtlayınca; Gökanla Didim'e kadar pedallayıp onu Denizli'ye oradan uğurlamaya karar veriyoruz. Bir anda rotamız değişiyor ancak yola geç çıktığımız için zamanımız ucu ucuna yeteceğinin farkındayız ve tempomuzu koruyarak Didim'e yöneliyoruz. 25 km'lik Didim-Milas yolu düzlüğünden sonra sağa kıvrılıp Akköy üzerinden sahil kenarına ulaşıyoruz, Çok geçmeden Didim yazısını görüp fotoğraf için duraksıyoruz. Didim hatıralarımızı alıyoruz.
![]() |
Muhammed ile Didim girişinde. |
![]() |
Bu da Bafa Gölü görünümlü Didim Turumuz olsun |
![]() |
Esas duruş ! |
Fazla vakit kaybetmeden yollarda oyalanmadan -Apollon Tapınağı'nı da es geçerek- ilerliyoruz. Didimin içine girdikçe gerek yolları gerekse mekanlarıyla Kuşadası'na nazaran üzerimde oldukça ilgi çekici bir ilk izlenim bırakıyor.Kısa süre sonra Altınkum plajına iniveriyoruz. O da ne?? Poseidon yarıçıpak elinde asasıyla bizi karşılıyor.
![]() |
Asaya karşı Scott'um diyorum ! |
![]() |
Altınkum Plajı / DİDİM |
Yine kısa bir fotoğraf molası veriyoruz. Gökanla burda ayrılacağımız için gidiş yolu hakkında kendisinden bilgi almak için kısa bir konuşma yapmaya başlıyorduk ki Gökhan fikrini değiştirip bizimle Söke'ye kadar geri pedallayıp Söke'den Denizli'ye geçmeye karar veriyor. Patron çıldırıyor, karaambar çıldırıyor, vaktıimiz de daraldığı için dönüş yolu için zaman kaybetmeden Gökhan'ın ardına tdüşüyoruz. Dönüş yolunu hem rahatlık hem de farklılık olması için gelişteki rotamızı değiştirip Akköy üzerinden değilde Aydın-Didim yolu tarafından yapıyoruz. Şu meşhur boğa deviren rüzgarlı Didim Milas yoluna kadar kullandığımız bu dönüş yolu küçük bir bölümü hariç yol bisikleti için oldukça uygun görünüyor. Aydın-Didim yolu bitip Didim-Milas yoluna girerken kenarda gördüğümüz bir kahvehaneye su ve çay molası vermek için yaklaşıyoruz ki masanın birinde bisikletlerini kenara dayamış iki bisikletçi abimiz. Müsade isteyip masalarına oturuyoruz; Didim'den geliyorlarmış hafta bir böyle kısa turlar yaptıklarından bahsediyorlar, nerden gelip nereye gittiğimizide anlattıktan sonra sularımızı tazeleyip bisikletlerimizin üzerine çıkıyoruz ve pedallar dönmeye başlıyor. -Pedallarımızın sonu bu kez pide ziyafetine çıkıyor-
![]() |
Söke-Çatalbük Rüzgar Enerjisi Türbinleri |
Yine şu meşhur Söke rüzgarı altında Söke'ye kadar ilerliyoruz burda Gökanhanla yollarımızı ayırıp onu otogara yolcu ettikten sonra Muhammed ile birlikte eve yöneliyoruz. Eve pek yol kalmasada hava yavaştan kararmaya yüz tutuyor, Ağaçlı rampasını tırmandıktan sonra Güneşin son demlerinin denize yansımasına şahit oluyoruz. Bir an duraksayıp bir kaç kare almadan geçemiyoruz.
![]() |
Ağaçlıya tırmandığımızda karşılaştığımız manzara görülmeye değerdi. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder